Ana içeriğe atla

Nitelikli

Yapışık İkizlerin Tarihi ve İlk Başarılı Tedavisi: Johannes Fatio

Yapışık ikizler ile ilgili bilgilerimiz arkeolojik kalıntıların da eşiğinde bundan binlerce yıl öncesine uzanabiliyor bugün için, fakat bundan sadece birkaç yüzyıl önce bir hayli farklı fikirlerimiz ve düşüncelerimiz vardı bu konuda.  10. yüzyılda yaşamış Bizans tarihçisi Diyakoz (papaz yardımcısı) Leon, kendi zamanında gördüğü yapışık ikizler hakkında şu cümleleri kaleme almıştı: Şu sıralar, Kapadokya bölgesinden gelen ikizler Roma İmparatorluğu'nun birçok yerini dolanıyordu. Bu satırları yazan bendeniz onları, bu acayip manzarayı birçok kez Asya'da görmüştüm. Vücutlarının çeşitli kısımları tam ve eksiksizdi ama yan kısımları, koltuk altlarından kalçalarına kadar yapışıktı; bu vücutlarını birleştiriyor onları tek bir parça haline getiriyordu. Birbirine bitişik olan kollarıyla boyunlarına sarılıyor; diğer kolları ile bastonlarını taşıyorlardı. Otuz yaşındaydılar ve fiziksel olarak gelişmişlerdi. Genç ve dinç görünüyorlardı. Uzun yolculuklar sırasında kadınlar gibi eyere yanlama...

Orta Çağ'ın Salyangozlar ile Savaşan Şövalyeleri!

Orta çağdan kalma bazı el yazmalarına göz atarsanız, yazıların kenarlarında salyongazlar ile savaşan şövalyelere denk gelebilirsiniz. Bugün sizlere bunun örneklerini göstermek ve insanların neden salyangozlar ile savaşan şövalyeler çizdiklerini anlatmak istiyorum.

İlk olarak şunu söylemek istiyorum, bu resimler sadece bir kitapta gözükmüyor. Örnek vermek gerekirse 13. yüzyılın son çeyreğinden kalma bir soy kütüğünde, 1300'lerin başında yazılmış Gorleston Psalter (ilahi kitap, dua kitabı) eserinde, yine aynı dönemlere denk gelen Brunetto Latini'nin Li Livres dou Tresor kitabında, Queen Mary Dua Kitabı'nda (böyle çevirmek doğru oluyor mu emin değilim, Psalter olarak geçiyor tekrar.), Smithfield Kararnameleri'nde, Book of Hours eserinde, Harley Froissart kroniklerinde...

Gotik el yazmalarının pek çok yerinde, kimilerince gerçekten de her yerde görmek mümkündü bu salyangozları. Kimi zaman bir canavar kadar büyük, kimi zaman küçücük resmedilmişlerdi. Bazen ata biniyor, bazen düşmanlarının ayakları yanında bitiyorlardı. Şövalyemiz de genelde şaşkın, endişeli ve şok olmuş bir şekilde görünüyordu. Peki dönemin pek çok eserinde rastladığımız bu tema ne anlama geliyordu? Gerçekten de sadece açıklamaya bile gerek görmedikleri bir şakadan mı ibaretti? Şövalye ile dalga mı geçiyorlardı?

Aslında bu konu bizlerden çok daha önce bazı insanların dikkatini çekmişti. 1850'li yıllarda ismi bilinen bir kitapsever, minyatürlerin İsa'nin Lazarus'u dirilttiğini anlatan bölümlere yakınlıkları sebebiyle ''direnişi'' temsil ettiklerini ortaya atmıştı. Sanat tarihçisi Lilian M. C. Randall salyangozların, ortaçağ tarihinde pek de ''şövalye vari olmayan'' hareketleri ile kötülenen Lombardlar'ı temsil ettiğini söylemişti. Güneye inmeden önce günümüz Almanya sınırlarında yaşayan, Charlemagne tarafından yenildikten sonra tefecilik, rehinecilik gibi işlerle uğraşmaya başlayan bu grup halkın nefretini kazanmıştı. Bu açıklama şövalyeler ile sık sık savaşmalarını açıklıyordu fakat kimileri bu açıklamayı pek de tutarlı bulmadı.

Farklı fikirler de tabii ki vardı. Fakir halkı temsil eden salyangozlar, güçlü aristokrasilere; şövalyelere karşı bir mücadele veriyorlardı. Kimilerince de sosyal baskıyı yansıtan bir şakadan ibaretti. Salyongozlar ağır zırhlar kuşanmışlardı ve şövalyeler onlardan korkuyordu: ''Ap*al şövalyeler, onlar sadece salyongozlar.''

Tabii İncil'den anlam çıkaranlar da olmuştu. Mezmurlar kitabının 58. bölümünde ''Süründükçe eriyen sümüklüböceğe dönsünler. Düşük çocuk gibi güneş yüzü görmesinler.'' ifadesi geçiyordu. Bazı yazarlar zırhlı şövalyeyle savaşan salyangozun, ölümün kaçınılmazlığını hatırlattığını söylüyor. Şövalye, tıpkı salyangoz gibi, eninde sonunda "eriyip çamura dönüşecek.''

Egemen sınıfın izolasyonu, kadın cinselliği, zamanının yavaşlığı, salyangozların tarım alanlarını tahrip eden bir ''yaratık'' olarak görünmeleri, arkalarında bıraktıkları izlerden dolayı pis varsayılmaları, toplumsal sınıflar arasında yukarıya tırmananlar, aristokratlar tarafından ezilen fakir halklar, yarattıklarına zırh bahşeden doğa karşısında insanın acizliği, bir salyangozdan korkan şövalyenin komikliği, sadece yenebilecekleri düşmanlar seçerek kendilerini cesur sanmaları... 

Belki de günümüzde güldüğümüz ''mim'' kültürü gibi bir anlayıştı onlar arasında.. Sanıyorum ki 1200'lü yılların sayfalarını güzelleştirmiş, bir ara tekrar tekrar ortaya çıkmalarına rağmen çoğu tarih sayfasında izine rastlanılmamış bu karikatürlerin anlamı hepimiz için tarihin sisleri içinde gizemli kalacak. Düşünelerinizi de benimle paylaşmayı unutmayın tabii ki, belki de farkında olmassak da bizden yüzlerce yıl önce yaşamış birinin zihnini okuma şansımız olur.

Kaynakça:

https://blogs.bl.uk/digitisedmanuscripts/2013/09/knight-v-snail.html

https://justhistoryposts.com/2017/11/13/medieval-marginalia-why-are-there-so-many-snails-in-medieval-manuscripts/

https://www.gotmedieval.com/2009/07/whats-so-funny-about-knights-and-snails.html

https://kutsalkitap.info.tr/?q=Mez.58

https://www.digitalmedievalist.com/2013/09/29/knight-vs-snail/

https://www.smithsonianmag.com/smart-news/why-were-medieval-knights-always-fighting-snails-1728888/

https://www.openculture.com/2019/05/why-knights-fought-snails-in-illuminated-medieval-manuscripts.html

https://www.thevintagenews.com/2019/02/21/fighting-snails/?chrome=1

https://aleteia.org/2016/06/22/why-did-medieval-knights-fight-snails/

https://www.ancient-origins.net/weird-facts/snails-0017080

https://www.youtube.com/watch?v=6ISOK-XtvYs


Resimler:

https://blogs.bl.uk/digitisedmanuscripts/2013/09/knight-v-snail.html

Yorumlar

Popüler Yayınlar