Ana içeriğe atla

Nitelikli

SPQR: Antik Roma Tarihi, Kitap İncelemesi

Merhabalaar! Yine bir kitap incelemesi ile karşınızdayım. Bu yazıdaki kitabımız büyük bir umutla okusam da beklentilerimin tam da karşılanmadığı; belki de Roma denir denmez karşınıza çıkacak ilk kitap: Mary Beard'ın SPQR: Antik Roma Tarihi kitabı. Gelin beraber inceleyelim! Baştan söyleyeyim, Roma tarihini okumaya bu kitap ile başlamayın! Öncelikle, Mary Beard'i tanıyalım. Kendisi özellikle Antik Roma alanında uzmanlaşmış bir ''classicist''. Yani klasik dönem ile uğraşan biri. Edebiyatı, medeniyeti, sanatı, dili... genel anlamıyla. Benim de sahip olmak istediğim ünvanlardan biri bu kesinlikle :D Beard hanım uzun yıllar çeşitli üniversitelerde eğitiimler görmüş ve eğitimler vermiş birisi. On İki Sezar, Kadın ve İktidar gibi kitapları da Türkçe'ye kazandırıldı. Bunlar dışında da İngilizce olarak Roma hakkında yazdığı pek çok kitap bulunuyor. Feminist düşünceleri ve aksiyonları ile tanındığını da söyleyelim, kendisi zamanında eğitim veren nadir hocalardan.  Gel...

Münih Gezi Yazısı ve Gezilecek Yerler

Evvvett, ikinci gezimin ilk şehri ile başlayalım gezilecek yerler yazılarına. Genel İzlenim yazımda aklıma şu geldi ki ben sadece gezilecek görülecek yerleri yazmakla yetinmemeli; aynı zamanda deneyimlerimi- gözlemlerimi ve araştırmalarımı da paylaşmalıyım şehirler hakkında. Bunu dikkate alarak, gelin Münih'e bir göz atalım!

Münih, Almanya'nın en büyük üçüncü şehri aslında. Nüfusu 1.5 milyon olan şehir, Berlin ve Hamburg'u arkasından geliyor. Şehrin armasına dikkat ettiyseniz üzerinde bir rahip yer alıyor çünkü Münih kelimesi, Almanca'da München, ''keşişlerin yeri'' anlamına gelen Munichen kelimesinden köken alıyor. Ekim ayında, biraları ile öne çıkan "Ekim Festivali" (Oktoberfest) de bu şehirde yapılmaktadır.

Münih, adımınızı attığınızdan itibaren huzurunu gösteren bir şehir bence sizlere. Araba sesi yok, korna yok, her yer ağaçlık ve bisiklet dolu... Ağustos ayında havası çok güzeldi bu kentin. Akşamları bile ne olur ne olmaz diye aldığımız hırkaları belimize bağlayıp gezmek zorunda kalmıştık mesela bizden söylemesi.

Şehre gelirsek, biz uçak ile direkt geldik. Havaalanında memurların uzun sorgulamaları sonucu biraz uzun kalmıştık fakat yaklaşık 40 dakikalık bir yolculuk ile metro ile şehrin kalbine gelebiliyorsunuz. Anladığım kadarıyla da haritayı boylu boyunca kat eden 10-15 raylık bir tren sistemi geçiyor şehrin içinden; metrolar da bu rayları kullanıyor tabii ki. Şehir içinde arabaya oldukça az rastladık, rastladıklarımızdan da ne bir motor ne de korna sesi duyduk! Tüm araçlardan (toplu taşıma + kişisel araçlar) markette plastik poşet kullandırtmamaya kadar; bu çevrecilik işini çözmüş gibi görünüyorlar Almanya'da!

Unutmadan :D gezilecek yerlere de başlayalım; ben anekdotları oralarda vereyim. Hatırlatmak gerekir ki yazın ikinci serüveni olduğundan birçoğu yere hakkını tam anlamıyla veremediğimizi hissettik biz. Münih ilk durağımızdı, ve sadece bir akşam üstü geçirebildik desek yeridir. Bu sebeple tüm fotoğrafları kendim çekemedim bu yazımdaki, kaynakça kısmında da her zamanki gibi belirteceğim. Başlayalımm!

1. Frauenkirche

Bence bahsedilmesi gereken ilk yapılardan biri burası: Frauenkirche! Açılışı 15. yüzyıla uzanan bu kilise ne yazık ki 1945 yılında bombalanmıştı. Şu an restore edilmiş halini görüyoruz, ama yine de insanı büyülüyor. Önünde ne yazık ki çok küçük bir park var; yani yapıyı bayağı yakından izlemek zorunda kalıyoruz ama benim boynumu ağrıtan kiliselerden biri oldu. Sadece gotik dışı değil, içi ile de önemli olduğunu söyleyelim: Kra IV. Ludwig'in mezarı burada bulunuyor. 


Bir başka anekdot daha paylaşalım, kilisenin içinde; yerde bir ayak izi duruyor. Söylenen o ki şeytan bu kilisenin yapımında mimar ile gizli bir anlaşma yaparak onu finanse ediyor; fakat bir şart koyuyor: Kilisenin camsız olmasını istiyor. Kiliseye girerseniz siz de fark edeceksiniz ki, giriş yerinde kilisenin içindeki hiçbir pencere gözükmüyor; hepsi sütunların arkasında gizleniyorlar. Şeytan kandırıldığını anlıyor ve kiliseye zaten giremediğinden, girişindeyken ayağını öfkeyle yere vurup ayrılıyor. Girişteki bu ayak izine, Şeytan'ın Ayak İzi deniyor. 


2. Marienplatz / Mariensäule / Rathaus / Glockenspiel

Burası, şehrin ana meydanı. Buradaki en önemli iki yapı; Yeni Meclis Binası ve önündeki Mary Sütunu. 

Marienplatz, meydanın ismi. 1158 yılından beri de Münih kentinin ana meydanı burası. Marketler buraya kurulur, turnuvalar burada yapılırmış orta çağlarda. Günümüzde de şehrin kalbi burası. İsmini de, 1638 yılında buraya dikilen Mary Sütünu'ndan alıyor. 30 yıl savaşlarının bitimini, İsveç hakimiyetinin sonunu kutlamak amacıyla dikilmiş bu sütun. Sütunu taçlandıran altın heykel 1590 yılından, aslında Fraunkirche'de bulunuyormuş. Alp dağlarının kuzeyinde bu tarzda yapılan ilk sütun olma özelliğini de taşıyor!


Tabii sütun bir hayli önemli, ama meydanın en göze batan yapısı Yeni Belediye Binası. 1874 yılına kadar, Münih belediyesinin ikametgah yeri; aynı meydanda bulunan Eski Belediye Binası idi. Bu bina ilk kez 1300'ü yıllarda belgelenmişti. Yıllar içinde de farklı mimarlarca gotik, barok, neo-gotik tarzlarda yenilenip durdu. 1874 senesinde, yeni binaya geçildi.,

Bu binanın hemen yanında da, uzun kulenin üstünde Glockenspiel isimli mekanik bir saat yer alıyor. Saatin üzerinde 43 çan ve 32 gerçek boyutlu insan figürü yer alıyor. 1908 senesinde, ynei belediye binasına eklenmiş burası. Saat her gün, günde 2 kez 2 tarihi olayı canlandırıyor. Biri dük V. Wilhelm'in evliliği ve diğeri de Schäfflertanz olarak bilinen fıçıcı loncasının dansı! Bu dansın önemi de, vebadan korkan insanları evlerinden dışarı çıkartmaya teşvik etmek amacıyla yapılması! 16. yüzyıldan bir hikaye.. Biz akşam üzeri bir saatte gititğimizde, saat başında küçük bir gösteri de izlemiştik bizden söylemesi. Prag'daki astronomik saat kulesinden, tarihi bakımından çok daha yeni olsa da- gösteri bakımından çok daha göz kamaştırıcıydı.

3. Münih Residansı

Biletini alarak, akşam kapanmadan önce mutlaka gitmeniz gereken yerlerden biri. Biz ne yazık ki saati itibariyle kaçırdık fakat fotoğraflarına bakmak bile insanı mutlu ediyor. Burası Bavyera'nın Wittelsbach hükümdarlarının eski kraliyet sarayıdır ve Almanya'da bulunan en büyük şehir sarayı olur kendileri. 

Binaların tarihinin 14. yüzyıla kadar gittiği biliniyor. 20. yüzyıla kadar kraliyet ailesinin evi olan bu yapı, 1920 yılından beri müze olarak kullanılıyor. Sarayın içinden bir fotoğraf paylaşayım ki; burayı kesinlikle kaçırmayın:


4. Hofgarten

1613 yılında Dük I. Maximilian yönetiminde yapılan bu bahçe, residansın hemen önünde yer alıyor. Bahçenin ortasında, 1614 senesidne inşaa edilmiş on ikigen bir tapınak yer alıyor: Diana Tapınağı. Rönesans tarzında inşaa edilen yapı, bahçenin merkezini oluşturuyor. Tapınağın üstünde de Hubert Gerhard'ın 17. yüzyılda yaptığı bir tanrıça Diana bronz heykeli yer alıyor. Yapının içinde de 4 çeşme bulunuyor. 

Bu yapı ile ilgili şunu belirtmek isterim ki, yaz aylarında akşam saatlerinde dansçılar için resmi olmayan bir buluşma noktasıymış burası. Güzel bir ağustos akşammı, geç saatlerde de olsa alanı gezmek isterken gelen kahkalar ve müzik sesini takip ederek öğrendik biz de bunu. Akşamın karanlığı, bahçenin dört bir yanınıdan gelen kahkaha sesleri ve kalbinden gelen müzik sesi ile şenleniyordu. Biraz yaklaşınca da içeride yaklaşık 30 kişinin tango yaptığını gördük. Kaçırmayın!

5. Feldherrnhalle

Bu yapı 1841-1844 yılları arasında inşaa edilmiştir. Bavyera Ordusu'nun bir onur sembolüdür. Bu yapı aslında İkinci Dünya Savaşı'na giden yolda önemli olaylara sahne olmuştur. 

Birahane Darbesi olarak da bilinen olay burada gerçekleşmiştir. 9 Kasım 1923'te Cuma sabahı, Feldherrnhalle Bavyera Eyalet Polisi ve yasa dışı organize yürüyüşü yapan Adolf Hitler'in takipçilerinin arasındaki çatışmaya sahne olmuştur. Darbeyle birlikte Hitler ilk kez Alman ulusunun dikkatini çekmiş ve dünyanın dört bir yanındaki gazetelerde manşetlere çıkmıştı.


6. Nymphenburg Sarayı

Bu saray da uzun yıllar Wittelsbach ailesinin yazlık sarayı olarak kullanılmış fakat günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Barok tarzda, 17. yüzyılda inşaa edilmiştir. 

7. Hofbräuhaus am Platzl

Uzun bir süre boyunca ilgili Hofbräu bira fabrikasının genel merkezi olan bu yapı bir bira salonudur. 27 Eylül 1589'da Bavyera Dükü V. Wilhelm'in saraya malzeme sağlamak adına bir bira fabrikasının inşaatına emir vermesi üzerine kurulmuştu. Önceden ithal edilen bira, bölgede üretilecek ve masrafar düşecekti.

Lenin'in Münih'te kaldığı birkaç yıl içinde buraya uğradığını da söyleyelim. Eşinin anılarında bahsedilenlere göre kendisi bardakların üzerinde yazan HB simgesini bir haylli komik bulurmuş. Çar II. Aleksandr'ın suikastını düzenleyen Narodnaya Volya (Halkın İradesi) isimli grubun simgesine tıpatıp benzediğini söylermiş.

8. Siegestor

Siegestor, 1852 yılında yapımı tamamlanmış bir zafer takıdır. Üzerinde bir Quadriga (Olimpiyat Oyunlarında ve diğer oyunlarda yarıştırılan, yan yana koşulmuş dört at tarafından çekilen araba) bulunur. Başlangıçta Bavyera ordusunun şerefine adandıysa da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra barışın bir simgesi olmuştur.  Arka cephesi çıplak olan takının üstünde  "Zafer için adandı, savaş tarafından yok edildi, barışı hatırlatıyor." yazmaktadır. 


9. Asamkirche

18. yüzyılda Barok tarzda inşaa edilen bu kilise, biri heykeltıraş diğeri ressam olan Asam kardeşler tarafından özel olarak yapılmıştı. Anlatmaya pek de gerek yok, fotoğraflarını sizlere bırakıyorum:


10. Bavyera Ulusal Müzesi

Almanya'nın en büyük müzelerinden biri olan Bavarya Ulusal Müzesi aynı zamanda Avrupa'nın en önemlli dekoratif müzelerinden biridir. 1855 yılında kurulan müze geç antik çağdan günümüze kadar sayısız esere ev sahipiği yapar. 

11. Max-Joseph-Platz / Münih Ulusal Tiyatrosu

Münih Ulusal Tiyatrosu, Kral Maximilian Joseph'in adını taşıyan büyük bir meydanda yer almaktadır. Tiaytro 19. yüzyılın başlarında kralın emriyle inşaa edilmiştir. İnşaa edilen ilk bina tamamlanmadan yanmış, sonradan tamamlanıp açılan bina da 5 yıl sonra bir yangında yok olmuştur; oyun sırasında dekorlar alev almış ve su kaynağı donduğu için söndürülememişti.

Yerine yapıan bina, 20 yıl ayakta kalmasına rağmen 1943 senesinde bir hava saldırısında tahrip edilmişti. 1963 yılında, şu an ziyaret ettiğiniz zaman göreceğiniz bina orjinal neo-klasik tasarıma sadık kalınarak yapıldı.  

12. Alman Müzesi

Alman Müzesi, Münih şehrindeki en büyük müze olmakla beraber dünyanın en büyük teknoloji ve bilim müzesidir. Yaklaşık 50 alanda 125.000'den fazla obje sergilenmektedir. Konuya igili olanların kaçırmaması gerektiğinği düşünüyorum, dışından görseniz bile bir zamanlar The Who, Jimi Hendrix ve Elton John gibi ikonların bu müzede konserler verdiğini hatırlayınn


13.Cathedral of St. Peter

91 metrelik kulesi, Yaşlı Peter olarak bilinen bu kilise; Münih şehri kurulmadan çok önceleri dahi kullanılmaktaymış. Tabii günümüzdeki halini 14. yüzyılda, kulesini 17. yüzyılda alsa da kurulduğu yer 8. yüzyılda dahi rahipler tarafından kilise olarak kullanılıyormuş. 


14. Sendlinger Tor / Isartor / Karlstor

Bu üçlüyü ayırmak istemedim çünkü Münih'in günümüze ulaşan üç gotik tarihi kapıları listenin aynı sırasında yer almalılar fikrimce. Orta çağdan kalan, gözetleme ve tahkimat görevi gören bu kapılar tarihi resimlerde de görülebilirer, gerçek hayatta da gidip görmeli bence. 


Listenizde olması gereken diğer yerler

  • St. Paul's Church
  • St. Lukas Kirche
  • Karlsplatz
  • İngiliz Bahçesi
  • Haus der Kunst
  • Theatine Kilisesi
  • Glyptothek
  • St Michael Kilisesi
  • Königsplatz

Münih, ülkenin en güvenli ve düzenli şehirlerinden biriymiş internette okuduğuma göre. Biz de bunu hissettik diyebiliriz, akşam üzeri meydanlar ve bahçeler dolu dolu şehirde. Tabii bizim nüfusa kıyasla, 10 bankın dolduğu ve 30 banklık insanın kendini çimene attığı kalabalıktan bahsetmiyorum; 1.5 milyonluk bir şehir için kalabalık! Buna verebileceğim en güzel örnek de yukarıda bahsettiğimiz Hofgarten bahçesi!

Şehirde ulaşım, sanırım tüm Almanya şehirlerinde olduğu gibi biraz karmaşık. Biz havalanından şehir merkezine gidecek yolculuğu da karşılayacak şekilde 1 günlük bir bilet aldık; şansımıza otelimiz şehir merkezine çok yakındı ve 2-3 durak ile şehrin kallbine ulaşabildik fakat ulaşım kartı alırken şehrin bölgelere ayrıldığı bilgisini aklınızda bulundurun. Bir youtube videosunda da her binişte kartların makinelere okutulması ile ilgili bir şeyler gördüğümü belirteyim, interneti kurcalamakta fayda var. Eğer vaktiniz varsa, merkezi için konuşacak olursam gezilecek yerlerin çoğu birbirine yakın. 

Ağustos ayında, oldukça sıcak olduğunu da söylemeliyim bu kentin. Hırka ile çıktık fakat çok da gerek yokmuş. Gelelim gecesine; vaktimiz az olduğundan akşamı olabidiğince uzatmak istedik bu sebeple gece vakti dışarıdaydık. Şehrin merkezinde bir otel tutmamıza rağmen, gece vakti sokaklar oldukça sakin ve boştu. Bu durum bizi biraz tedirgin etse de hiçbir sorunla karşılaşmadık. 

Münih ne yazık ki vaktimizin kısıtlı olduğu ama seve seve tekrar uğramak isteyeceğimiz bir şehir oldu. Umarım yazı işinize yarar, gidecekseniz birkaç yer ekletir listenize; gidilir mi diye soruyorsanız da fikrinize katkısı olur! İyi gezmeler dilerim. 

Kaynakça ve Resimler:

  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Antiquarium,_M%C3%BCnchner_Residenz.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Aerial_image_of_the_Hofgarten_M%C3%BCnchen_(view_from_the_southeast).jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Gustav_Seeberger_-_Feldherrnhalle_mit_Theatinerkirche_M%C3%BCnchen.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Canaletto_(I)_020.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:M%C3%BCnchen_Hofbr%C3%A4uhaus_Postcard_late_19th_century.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:M%C3%BCnchen_Siegestor.JPG
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Asamkirche_M%C3%BCnchen.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Bayerisches_Nationalmuseum_-_Muenchen_-_2013.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Deutsches_Museum_Portrait_4.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Alter_Peter_%26_Christkindlmarkt.jpg
  • https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Holm_Sendlinger_Tor_1840.jpg



Yorumlar

Popüler Yayınlar