Ne aramıştınız?
Tarihle, sanatla, mitolojiyle ve daha niceleri ile ilgilenen ve bunları paylaşmayı da bir o kadar seven bir tıp öğrencisinin sayfası.
Nitelikli
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Avrupa gezimin üçüncü kenti: Paris ve Gezilecek Yerler
Belki de yazması en zor gezi yazılarımdan biri olacak Paris benim için. Çünkü ben bu şehir hakkında gerçekten şu anki fikirlerimle taban tabana zıt düşünceler içerisindeydim. Fakat gelin görün ki, her şey farklıymış. Ama şunu da yazımın başında belirtmek isterim ki, ben hala gezip gelenler tarafından anlatıldığı kadar abartacak bir tarafı olduğunu düşünmüyorum Paris'in. Bu yazıda bu durumdan da biraz bahsetmek istiyorum sonuçta bu bir gezi yazısı ve amacım okurlarımı bilgilendirmek; kendi düşüncelerimi de onlara aktarmak.
Paris, Fransa'nın başkenti. Şehir merkezinde 2.1 milyon, metropolitan alanında ise 11 milyon kişinin yaşadığı Paris Avrupa'nın en büyük şehirlerinden biri popülasyon bakımından. Gidip gezdiğim şehirler arasında da sanırım en büyüklerden biriydi bir yerden bir yere gitmek konusunda bir hayli zorlandık çünkü. Metro kullandık tabii ki ama bu konuda da başımıza bazı kötü olaylar geldi. Hazır yazılarda biraz da deneyimimi aktarmaya çalışacağımı söylemişken bu yazıda yolculuğumuzdan detaylıca bahsedelim:
Paris gezimiz sabah vakitlerinde FlixBus durağından inmemiz ile başlamıştı. Şanslıyız ki aldığımız durak, bir ortaçağ kalesinin arka bahçesindeydi ve sabaha mükemmel bir manzara ile başladık. Otele gidip eşyalarımızı bıraktık ve hemen kendimizi metroya attık. Ve Paris gezimiz güzel başladı derken.. dolandırıldığımızı fark ettik.
Otobüs durağında indikten sonra, otel için metro kullanmamız gerekti ve orada ''görevli sandığımız'' bir adam tarafından otomatlarda kandırıldığımız ortaya çıktı. Aslında ekranlar oldukça yardımcı olmalarına rağmen; içeriden geldiğini sandığımız ve mavi üniforma ceketi giymiş bir adam bize ekran başında yardım teklif edince sabah sersemliği ile kabul etmiş bulunduk. Tabii bizim de uyanmamız gereken birkaç nokta olmuş; kendi hatamız -özellikle benim hatam- olduğunu da kabul ediyoruz/ediyorum bu konunun. Fakat siz siz olun; size yardım edenler ne giyerlerse giysinler temkinli yaklaşın. Merak edenler için söyleyeyim, yaklaşık zararımız kişi başı 10 euro gibi bir rakamdı. O yüzden ''en kötüsü bu olsun'' diyerek mutlu bir şekilde yolumuza devam edebiliriz sanırım.
Gezilecek yerlerde uzun uzun bahsedeceğim için şimdilik duraklarımızın sadece isimlerinden bahsediyorum. Otelden metroya bindik ve gittiğimiz ilk yer Zafer Takısı oldu. Oradan Champs-Élysées (Şanzelize) caddesinde kısa bir yürüyüş yapıp ara sokaklara dalalım dedik. Yeri gelmişken söylemek gerek, bizim Paris'te sadece 1 gün 1 gecemiz vardı. Sabahtan şehre indik fakat sonraki sabah Gent'e geçecek otobüse binmemiz gerekiyordu. Bu sebeple oldukça kısa bir gezi oldu ve Paris kesinlikle bu kadar kısa sürede gezilebilecek bir yer değil. Özellikle bizim gibi yaya olarak şehri görmek isteyenler için. Gideceğim her yere metro ile gider, 5 dakika görür yine metroya inerim diyorsanız bile zorlanacağınızı söylemeliyim.
Şunu da ekleyeyim, biz Paris'e olimpiyat vaktinde gittiğimiz için pek çok etkinlik, organizasyon vardı. Bazı yerler de haliyle kapalıydı. Fakat bir artısı da şu oldu ki şehir yüksek güvenlik önlemleri ile donatılmıştı. Gezen helikopterler, sokak başında polis ekipleri gibi gibi.
Öğlene doğru Paris'in simgesi Eyfel'i izlemeye koyulmuştuk geziden sonra. Ben hala koca bir metal yığını olduğunu düşünsem de gördüğüm an zihnimin karanlık noktalarından bir fikir belirdi aklımda. Asla görmeyeceğimi düşündüğüm bir şeyi görmüştüm. Daha önce hiç böyle düşündüğümü, Eyfel kulesini bu kaar ütopikleştirdiğimi düşünmemiştim ben. Aklıma bile gelmemişti böyle bir fikrimin olduğu ama kuleyi gördüğüm an bunu anladım.
Eyfel'den sonraki hedefimiz Les Invalides'ti. Oradan Louvre ve oradan da Pantheon yapıp geceyi Eyfel'in ayakları altında bitirmeyi hedeflemiştik. Fakat burada bir hata yapmışız zira; Invalides de Napolyon'un Mezarı'nı görüp çıkmak yerine Ordu Müzesi'ne girdik... Ve aklımız başından gitti, saate bakmayı unuttuk diyebilirim.
Bu bize bir hayli vakit kaybettirecekmiş fakat bunu biz hesap edemedik müzeyi gezmekten. Louvre gittiğimizde müze kapanmıştı, sadece büyüleyici binasını izlemekle yetindik. Sonraki durağımız Seine Nehrini takip ederek Notre Dame'a geçmek oldu. Bu aralıkta bir hayli dolandık, başka başka yerlere daldık. Özellikle nehir kenarına kurulan sahaflar ve antikacılar bir hayli vaktimizi aldı... Fakat Notre Dame'ı güneş batarken görmek gerçekten bir ayrıydı:
Daha sonra Pantheon'a çıktık ve hava çoktan kararmıştı. Dilediğimiz gibi geceye doğru Eyfel'e gittik ve oradan da otele. Yakşlaık 40 bin adımlık, yürü yürü bitmeyen; metrodan çıksanız da dakikalarca yokuşlar çıktığınız bir gezi oldu bizim için.
Sizleri daha fazla bekletmeden gezilecek yerlere geçeyim, şehir hakkında diğer yazacaklarımı da listemizden sonraya saklayayım:
1) Eyfel Kulesi (Tour Eiffel)
Yılda 6 milyondan fazla turist ile dünyanın en büyük cazibe noktalarından biri olan kule ismini mimarı Gustave Eiffel'den alıyor. 1887-1889 yılları arasında, Fransız Devrimi'nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde hazırlanan fuarın giriş kapısı olarak inşa ediliyor. İlk anlaşmalarda kule için sadece 20 yıl ayakta kalacağı söyleniyor fakat daha sonra bu karardan vazgeçiliyor ve günümüz de güzelliği hala tartışılan, Fransa'nın simgesi bu yapıyı görme fırsatımız oluyor.
2) Louvre Müzesi
Paris'in olmazsa olmazlarından bir tanesi Louvre Müzesi. Dünyanın en büyük sanat müzesi burasıdır ve sanıyorum en çok ziyaret edilen sanat müzesi olma ünvanını da taşımaktadır. Müzenin binası dikkatinizi çeker umuyorum çünkü bu bina ilk olrak 13. yüzyılın başlarında kale olarak dizayn edilmiştir. Fakat şehrin inanılmaz hızlı büyüyüşü, savunma özelliğini yitirmesine sebep olduğundan bina saray olarak kullanılmıştır. 17. yüzyılda da bu saray Versay Sarayı'na taşınınca koleksiyonların sergilendiği bir müze halini almıştır.
İnternette gezinirken bir çifitn her yıldnümlerinde Louvre müzesine girip bir kısmını gezdiklerini, 20 yıldır evli olduklarını ve müzenin hala bitmediğini söylediğini görmüştüm. Hoşuma giden bir anekdot olarak büyüklüğünü anlatmak için sizlerle de paylaşıyorum :D
3) Les Invalides - Napolyon'un Mezarı - Ordu Müzesi
Fransa'nın askeri tarihi ile ilintili bu anıt, 17. yüzyılda dönemin kralı XIV. Louis tarafından inşa ettirilmiştir. Monarşinin savunması için canını verenlerin onuruna, gazilerin de vakit geçirebilecekleri bir yer olarak tasarlanan yapı içinde çok sayıda müze de vardır.
Napolyon'un Mezarı, içinde bulunduğu bina ve üstünü örten kubbe ile kesinlikle gidilmesi gereken bir yer bence. Özellikle tarih meraklıları için de Ordu Müzesi sayısız eser barındırıyor. Büstlerden tablolara, silahlardan zırhlara inanılmaz bir müzeydi benim için...
4) Notre Dame Katedrali - Palais de Justice - Sainte Şapeli
Yakın zamanlarda açıldığını da duyduğum Notre Dame Katedrali, bizce olmazsa olmazlardan. Bir günlük bir Paris gezisinde bile görülmesi gerektiğini düşünüyorum. İlk Gotik katedrallerden biri olan katedralin yapının olduğu yerde daha önceki dönemlered bir Jüptier tapınağı olduğu düşünülmektedir. 1345 yılında tamamlanan yapıda 2019 yılında akşam saatlerinde büyük bir yangın çıkmıştı. Yangında katedralin çatısının tamamı çöktü ve kulesi yıkılmıştı. Yaklaşık 9 saatte kontrol altına alınan yangından sonraki 2 gün içinde 1 milyar euro para toplanmıştı yeniden inşaası için.
Şundan da bahsedelim, 19. yüzyılın başlarında şehir planlamacıları bakımsızlığından ötürü katedralin yıkılmasını istemiş, Victor Hugo dikkat çekmesi amacıyla Notre Dame'ın Kamburu adlı romanını yazmış ve bir kampanya başlatılmasını sağlayarak yenilenmesinde büyük rol oynamıştır.
5) Zafer Takı (Arc de Triomphe)
Burası görece merkezi yerlere uzak gözükse de hemen önünde bir metro olduğu için ulaşımının oldukça kolay olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. Hem Şanzelize için de güzel bir başlangıç noktası diyebilirim. 12 caddeye yol veren Charles de Gaulle Meydanı'nda yer alan yapı 19. yüzyılda inşaa edilmeye başlanmıştır. Napolyon Bonapart, Austerlitz savaşında galip gelen fransız askerlerine seslenmiş ve "Evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz" demiştir, inşaası bu söz üzerin başlamış ve 1836 yılında tamamlanmıştır.
6) Pantheon
Pantheon ilk başta Paris'in koruyucu azizesi Geneviève'e ithaf edilen bir kilise olarak inşa edilmişse de, Fransız Devrimi sonrasında önemli Fransız entelektüellerinin gömüldüğü bir anıt mezar halini almıştır. 18. yüzyılda inlaa edilen yapı zaman zaman kiliseye çevrilmişse de mezar olarak kullanılmaktadır. Fizikçi Léon Foucault, 1851'de bu yapının kubbesinden aşağıya sarkıttığı 67 metrelik bir Foucault sarkacı ile Dünya'nın kendi çevresinde döndüğünü ispatlamıştır. Voltaire, Jean Jacques Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Marie Currie, Alexandre Dumas gibi isimler burada gömülüdür.
7) Versay Sarayı

Burası listenin biraz aşağılarında kaldı zira Paris'e, merkeze bir hayli uzak olduğundan çoğu turist için ilk tercihlerden biri olmuyor. Fakat Versay Sarayı, özellikle muazzam ölçeği ve mimari yapısı ile gerçekten görülmeye değerdir. Biz, zaten ziyaret süremiz kısa olduğundan buraya gidemedik ama bir sonraki gelişimizde kaçırmak istemediğimiz yerlerden biri.
8) Sacré-cœur Bazilikası
Sacre Couer Bazilikası, Notre Dame'dan sonra Fransa'nın en çok ziyaret edilen anıtıdır. Yine şehir merkezinden biraz uzakta kalsa da görmeye değer! 1914 gibi geç bir inşaat tarihine sahip olsa da bulunduğu bölge binlerce yıldır dini bir yerleşim olmuştur. Galyalı rahipler, Romalı tanrıların tapınakları ve ortaçağlı Fransa kralları... Yıllarca tapınaklar, kutsal mekanlar ve kiliselere sahne olmuştur. Parisin en yüksek rakımında bulunduğunu da söyleyelim.
9) Alexandre III Köprüsü
İsmini 1892'de Fransa-Rusya İttifakını imzalayan Rus Çarı III. Aleksandr'dan alan köprü Champs-Élysées bölgesini Invalides ve Eyfel Kulesi ile birleştirmektedir. Seine Nehri üzerindeki en süslü ve abartılı köprü olarak kabul edilmektedir. Hatırlarsanız olimpiyatlar sırasında da çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapmıştı. Biz de bu sebeple iki ucundaki lambaları, melekleri, kanatlı atları görmekle yetinmiştik.
Paris, gördüğünüz gibi inanılkmaz büyük ve dolu bir şehir. Bir günde görebildiklerimiz, Zafer Takı-Eyfel Kulesi-Şanzelize Caddesi-Pantheon-Notre Dame Katedrali ve Les Invalides oldu. Louvre, Concorde Meydanı, Adalet Sarayı gibi yapıları da gördük tabii ama gönül isterdi ki Louvre'a girip saatlerce dolaşalım, yarım günümüzü Versay Sarayına harcayalım veya Sacré-cœur'u görelim...
Liste tabii ki bu kadar kısa değil ama hepsini uzun uzun yazmadan, sizlere aktarmak istiyorum kalanını. Gidip görmediğim için haklarında pek de bilgi sahibi olmadığım yerler de var fakat kendi araştırmamı yaparken rotaya ekleyebilmek amacıyla kaydetmiştim:
- Orsay Müzesi
- Grand Palais ve Petit Palais
- Vincennes Şatosu (FlixBus durağının yakınındaki şato)
- Concorde Meydanı
- Orangerie Müzesi
- Rodin Müzesi
- Église Saint-Sulpice
- Eugène Delacroix Museum
- Ressamlar Tepesi
- Église Saint-Augustin
- Palais Garnier Opera Binası
- Parfüm Müzesi
- Place Diaghilev
- Palais Galliera
- Palais du Luxembourg ve Lüksemburg Bahçesi
- Palais de Tokyo
- Modern Sanat Müzesi
- Odeon Tiyatrosu
- Doğal Tarih Müzesi
- Tour Saint-Jacques
- Hôtel de Ville (Belediye Binası)
- Église Saint-Gervais
- Saint-denis Bazilikası
Eminim listeye eklenebilecek daha pek çok yer, müze, anıt, bina, meydan vardır burada. Paris kesinlikle tekrar gelmek istediğimiz bir yer. Kesinlikle haftalar geçirilebilecek bir şehir.
Biz gitmişken herkesin elinde gördüğümüz waffe'larını denedik, akşam üzeri Seine nehri kenarında toplanan antikacıları ve sahafları gezdik, Notre Dame'ın önüne kurulan platforma oturup manzarının tadını çıkardık, Pantheon'un önünde solukladık ve Napolyon'un kubbesine hayran kaldık. Umuyorum bir gün tekrar yolum düşer bu şehre diyerek yazımı bitireyim. İyi gezmeler ve okumalar!
Kaynakça ve Fotoğraflar:
Aksi belirtilmedikçe yüklediğim tüm fotoğraflar kendime aittir. Kullanmak istiyorsanız lütfen iletişime geçiniz.
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Versay_Saray%C4%B1#/media/Dosya:Chateau_Versailles_Galerie_des_Glaces.jpg
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Sacr%C3%A9-C%C5%93ur_Bazilikas%C4%B1,_Paris#/media/Dosya:Sacre-coeur-paris.jpg
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Popüler Yayınlar
Güneş Tanrısı Helios'un Oğlu Phaethon ve Güneş Arabası
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
SPQR: Antik Roma Tarihi, Kitap İncelemesi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder