Ana içeriğe atla

Nitelikli

Kısa Büyü ve Gizem Tarihi, Kitap İncelemesi

Merhabalaar, yakın zamanda bitirdiğim bir kitabı, Alfred Thompson'un Kısa Büyü ve Gizem Tarihi eserini sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle yazardan bahsedecek, sonra kitabın neler anlattığından söz edecek ve en son da kendi yorumlarımı paylaşarak bitireceğim yazıyı. Alfred Thompson'ın kim olduğunu araştırmama rağmen bulamadığımı söyleyerek başlamak istiyorum öncelikle. Gerçekten internette izine rastlayamadım. Kitabı yabancı satıcılarda da aradığım zaman baskılarına ve satışlarına denk geldim fakat hiçbiri beni yazarın kim olduğuna götürmedi. Bazı sitelerde kitabın sahibi olarak yanında birkaç isme daha denk geldim, bir tanesi Jan Van de Velde ki kendisi 17. yüzyılda yaşamış bir ressam olduğundan bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. İkinci ve daha olası isim ise editör olarak geçen Tarl Warwick. Kendisi bilinenen ve güvenilir bir sitede, online topluluklarda aktif ve bu tür konulara ilgili bir yazar ve çizer olarak tanımlanıyor ve buna benzer pek çok kitapta ismi bulunuyor. İ

Atina, Yunanistan Gezi Rehberi: Genel İzlenimim

Yunanistan gezisini, Balkanlardaki gezilerimi anlatacağım yazılar gibi ertelenmesin istediğimden bizzat Yunanistandayken yazmaya karar verdim, tarih araştırmalarını Türkiye'ye döndüğümde tamamlayarak yazmayı düşündüğümden bu yazı serisi tam bir gezi yazısı şeklinde ilerleyecek.

Ulaşımdan, gidilmesi gereken yerlerden ve gitmeden önce size yardımcı olabilecek şeylerden, bilmeniz gerekenlerden bahsetmeyi düşünüyorum. Bu yazımız GENEL İZLENİMİM ile ilgili olacak. Diğer yazıların linklerine de müsait olduklarında buradan ulaşabilirsiniz:

Atina, Yunanistan Gezi Rehberi: Ulaşım

Atina, Yunanistan Gezi Rehberi: Gezilecek Yerler

Atina, Yunanistan Gezi Rehberi: Giriş Ücretleri

Şehir

Bu gezim benim Yunanistan'a ikinci girişim oldu, ilkinde Balkanlar gezisi ile beraber Kavala ve Selanik'i görme fırsatım olmuştu, bu sefer de başkent Atina'daydım. Öncelikle şunu söylemeliyim, gerçekten temiz ve sessiz bir şehirdi Atina. Sokaklarda bir tane bile çöpe denk gelmedim, bir tane bile korna sesi duymadım. Tamam böyle diyince biraz abartılı oluyor değil mi, şöyle düzelteyim; ben bu şehirde 4 gece 5 gün kaldım, yerde sadece 1 kez izmarite denk geldim ve sadece 1 kez -Olympos'lu Zeus kapısının önünde- korna sesi duydum. Yani gerçekten sessiz ve temiz bir şehirdi. 

Ben Ocak-Şubat aylarında ziyaret ettiğim için kış sezonunda dahi rahatlıkla gezilebileceğini bizzat deneyimledim, sizlere de söyleyebilirim. Hatta şansıma, benim gittiğim haftadan önceki ve sonraki hafta 15-20 derece olan hava durumu ben şehirdeyken 5-10 derecelerde gezdi; buna rağmen hiçbir sorun yaşamadan gitmek istediğim her yere gitme imkanım oldu. 

Ulaşım

Ulaşım yazımda da bahsettiğim için bu kısma tekrar girmeyi gerekli görmüyorum fakat belirtmekte fayda var ki yürünerek gezilebilecek bir şehir Atina. Tabii neresinde kaldığınıza göre değişiyor fakat turistik amaçlarla geliyorsanız çok büyük ihtimalle merkezi bir yerde kalacaksınızdır. Metro durağı olarak da Acropolis metrosuna 1-2 durak mesafede kalıyorsanız kesinlikle metro kullanmanıza gerek kalmayacaktır. Ulaşım ile ilgili daha fazla bilgiyi alakalı yazımdan edinebilirsiniz.

Güvenlik

Atina hakkında araştırma yaparken kesinlikle güvenli bir şehir olduğunu çok duymuştum. Merkezde birkaç mahalle var Syntagma, Plaka, Monastiraki, Omonia gibi gibi... Bunlar içerisinde sadece Omonia bölgesi için olumsuz yorumlara denk geldim. Evsizler, boş binalar, karanlık sokaklar... Bu sebeple Airbnb veya otel, ne şekilde kalacaksanız kalın bu bölgeye dikkat etmenizi öneririm. Buradaki pek çok otelin olumsuz yorumları olduğunu da hatırlıyorum. Zaten Ulusal Arkeoloji Müzesi hariç şehrin bu tarafına geçeceğinizi çok düşünmüyorum.


Bir de güvenlik ile ilgili şunu belirtmek isterim, ben kaldığım her gün akşam dışarı çıkıp etrafı biraz turladım ve hiçbir sorun yaşamadım. Şehirde pek çok duvar ve kepenk üstünde grafitilere rastlayabilirsiniz, bu kimi turistler için biraz güvensizlişk duygusu uyandırıyormuş ama genel anlamda güvenli bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Kendi kentinizde tehlikelere karşı nasıl dikkatli ve temkinli davranıyorsanız, burada da öyle davranmayı unutmayın tabii ki. Turistik bölgelerde hırsızlık veya sahtekarlık olayları çok meşhur takdir edebileceğiniz gibi. 

Yemekler

Atina'da pek çok restoran ve kafenin dışında, ilgili yerin menüsüne erişebiliyorsunuz. Açık bir şekilde standlara koyuyorlar ve yemeklere, içeceklere, fiyatlara bakarak seçim yapma imkanınız oluyor. Menüde bizlere benzer pek çok şey göreceksiniz: Kebap, musakka, cacık, lokma, baklava... Fiyatları da üç aşağı beş yukarı Türkiye'dekilere benziyor. 

Şunu belirtmek gerekiyor ki domuz eti kullanıyorlar. Sağlık açısından veya dini sebeplerle domuz eti yemek istemiyorsanız sipariş vermeden önce mutlaka sormanızı öneririm. Kolaylık sağlaması adına: pork-domuz eti anlamına geliyor. chicken-tavuk ve beef-sığır eti demek.

Örnek vermek gerekirse, Gyros ismini verdikleri ünlü bir yemekleri var; bildiğiniz döner. Menülerde ''pork gyros'' ve ''chicken gyros'' olarak ikiye ayrılıyor. Domuz eti yemek isterseniz ''pork gyros'', tavuklu yemek isterseniz ''chicken gyros'' demeniz yeterli. Genel anlamda etli yemeklerinde bu ayrımları yapıyorlar bu sebeple gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz.

Tatları bakımından bizden çok farklı bir mutfakları bence yok, marketlerinde de üç aşağı beş yukarı aynı şeyler satılıyor. Yemek konusunda yabancılık veya rahatsızlık çekeceğinizi sanmıyorum. 

İnsanlar

Atina nüfusu bakımından gerçekten yoğunluğu az bir şehir. Yunanistan'ın toplam nüfusu yaklaşık 11 milyon, başkent Atina'da da yaklalık 4 milyon kişi yaşıyor. Gün içinde sokaklar sessiz sakin oluyor, ana caddelerde de çok kalabalığa rastlamadım ben. Tabii ocak-şubat aylarında gittiğim için haliyle turist sayısı da azdı fakat genel anlamda kalabalık bir kent değil. 

İnsanlar genel anlamda yardımsever ve cana yakınlar. Güler yüzlülük konusunda bizim elimize su dökemezler tabii ama cana yakın kelimesi tam karşılığı olacaktır diye düşünüyorum. İngilizce çat pat konuşabiliyor veya konuşamıyor bile olsanız size yardımcı olmaya çalışıyor, bir şekilde iletişim kuruyorlar. Zaten söylediğim gibi, menüler-fiyatlar-içerik gibi bilgiler hep yazıyor mağazalarda ve restoranlarda.

Turizm

Bu kısmı biraz daha tarih araştırmalarım doğrultusunda ayrı ayrı yazılarda anlatmak istiyorum fakat kısaca özetlemek gerekirse bu topraklar medeniyetin doğduğu yerler. Bilimin, felsefenin ve sanatın bu bölgelerde ilk meyvelerini verdiklerini düşünürsek ben buraların gezilip görülmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii tarih sevgimin de bunda etkisi var, binlerce yıl önce yapılan tapınakları ve yapıları görmek bana ayrı bir haz veriyor. Felsefe okullarının, derslerde isimlerini ezberlediğimiz filozofların ayak bastığı topraklarda gezmek; tarih kitaplarında, sadece sayfalarda okuyabildiğimiz festivallerin ve kutlamaların yapıldığı, inançların yaşandığı yerlere gitmek benim için çok anlamlı ve güzeldi. Bu konuda daha fazlasını ''Gezilecek Yerler'' yazımda bulabilirsiniz. 

Bu cümleleri yazarken aslında kültür/tarih turizmi amacıyla gittiğimi belli etmiş oluyorum sanırım. Hak yememek adına deniz/güneş turizmi için de birkaç cümle yazayım; Yunanistan zaten ''adalar'' konsepti ile Türkiye'de popüler bir tatil noktası, yaz sezonunda akın akın turist alan bir bölge; Ege'miz ve Akdeniz'imize nasıl coğrafyası ve havası için gidiyorsak Yunanistan'a da aynı sebeplerle gelinebileceğini düşünüyorum. 

Aklıma şimdilik bunlar geldi, eksik gördüğünüz veya eklemek istediğiniz bir şey olursa veya soru sormak isterseniz elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. İyi okumalar, iyi gezmeleer. 

Kaynakça ve Resimler:

Kaynakçada olmayan fotoğraflar bana aittir, kullanmak istiyorsanız izin isteyiniz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar